enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,3785
EURO
34,7265
ALTIN
2.431,24
BIST
10.037,05
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Salı Hafif Yağmurlu
15°C
Çarşamba Az Bulutlu
18°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Hafif Yağmurlu
17°C

Türkiye: Enflasyonda hızlanma ve liranın durumu sarmal riskini artırıyor

Türkiye: Enflasyonda hızlanma ve liranın durumu sarmal riskini artırıyor
A+
A-

Türkiye’de Mayıs ayında yıllık enflasyon Nisan ayındaki %70’ten %73,5’e artarak 1990’larda üç haneli rakamlara ulaşmasından bu yana en hızlı yükselişini gerçekleştirdi. Aylık bazda %2,4 beklentimizin hafif üzerinde ve piyasanın genel %4 beklentisinin ise altında dönemsel %2,98 seviyesinde gerçekleşen enflasyonda, gıda fiyatlarında beklenenin altında ılımlı diyebileceğimiz bir artış olmasının sapmayı açıkladığını gözlemliyoruz. Zayıf lira ve artan emtia fiyatları enflasyonun ana itici güçleri olarak öne çıkmaktadır.

 

Tüketici fiyat endeksi yıllık (%)… Kaynak: TÜİK

Enflasyonun alt kalemlerine bakacak olursak; artış geniş tabanlı ve çoğu bileşeni kapsıyor. Gıda fiyatları aylık bazda %1,63 oranında artarken, bunun alt kırılımlarında kaleminde taze meyve ve sebze fiyatlarının %11,1 gerilemesi ve bunun sayesinde işlenmemiş gıda tarafındaki %1,83’lük düşüşün etkili olduğu görülmektedir. Yiyecek ve içecek fiyatları yıllık bazda ise %91,6 oranında arttı. TCMB’nin yılsonu gıda enflasyonu varsayımı son revizyonla beraber %49, ancak mevcut fiyat gelişmeleri çerçevesinde özellikle küresel arz tarafındaki sıkıntıları ve tarımsal girdi fiyatlarındaki sürekli artışı düşünecek olursak gıda enflasyonun buralara düşmesi çok zor. Arz koşullarında da gıda ve tarım noktasında çok etkili bir önlem seti uygulanmamıştır.

Enerjiden kaynaklı olarak nakliye maliyetleri iki katından fazla arttı. Mayıs’ta dönemsel enerji enflasyonu %2,9 oranında gerçekleşirken, yıllık artış oranı %118,2’den %121,2’ye yükseldi. Küresel enerji fiyatlarındaki artışın devam etmesi, bu kalemdeki enflasyon etkisinin soğumasına engel olmaktadır. Son dönemde yapılan doğalgaz, elektrik ve benzin zamlarının etkisini de Haziran enflasyonu içerisinde göreceğiz. Doğalgaz konut tarifesindeki %30’luk artış Haziran enflasyonunu 0,46 puan etkilerken, elektrik konut tarifesindeki %15’lik artış 0,35 puan yukarı yönlü etki yapacaktır. Böylece, doğalgaz ve elektrik zamlarının Haziran ayı enflasyonu üzerindeki toplam etkisi doğrudan 0,81 puan olacaktır. Sanayi tüketimindeki artışın ve ondan ayrılan elektrik üretimindeki artışın dolaylı maliyet etkilerini de hesaba kattığımızda toplam enflasyon etkisi daha da yüksek olacaktır.

 

Üretici fiyatları ay boyunca yaklaşık %8,76 oranında artarak yıllık üretici enflasyonunu %132,2’ye getirdi. Bu da ilerleyen aylarda TÜFE üzerindeki maliyet baskısının artacağına işaret etmektedir. ÜFE’nin çok yüksek olması ve halen bunun yansımamış olması enflasyon üzerindeki büyük sorunlardan biri olarak öne çıkıyor. ÜFE – TÜFE geçişkenliği birebir aynı oranda gerçekleşmese de talep durumuna göre tüketici fiyatlarına geçiş etkisi olmaktadır. Bu kadar yüksek enflasyon ortamında tüketiciler talebi öne çekiyor. Böylece hem arz tarafında maliyet sorunu, hem de talep enflasyonu oluşuyor ve bu iki bileşen birbirini etkileyerek enflasyonu bir sarmal içinde, nerede duracağı bilinmez bir döngü içine atıyor. Bu durum 80’ler ve 90’lar gibi bir hiperenflasyon ortamı riskini beslemektedir.

Gıda, enerji gibi oynak kalemlerin etkisini dışlayan çekirdek enflasyon endeksi TÜFE-B göstergesinde %57,2’den %61,6’ya, TÜFE-C göstergesi de %52,4’ten %56’ya yükseldi. Bunu oluşturan temel mal ve hizmetlerdeki ayrıntılara baktığımızda döviz kurunun kümülatif geçişkenlik etkisi ve talep durumunun yoğun fiyat artışlarını açıkladığı görülmektedir. Hizmet fiyatlarında da salgın sonrasında artan aktivite ve talep etkisi, aynı zamanda döviz kurlarının etkisiyle hızlı artış etkisini izliyoruz.  Manşet enflasyondan daha yüksek artış gösteren kalemler olarak alkollü içecekler ve tütün %6,53, eğlence ve kültür %6,15, lokanta ve oteller %5,47 ve giyim ve ayakkabı %4,64, ulaştırma %3,43, ev eşyası %3,26 ve çeşitli mal ve hizmetler %3,06 ile öne çıkmaktadır.

Türkiye ve emsal ülkelerin reel faiz karşılaştırması… Kaynak: Bloomberg

Enflasyon, ana gelişen piyasalar arasındaki açık ara en geniş fark ile gösterge faiz oranının neredeyse %60 üzerinde. Enflasyona göre düzeltilmiş faiz oranlarının derin negatif durumu, Türk varlıklarını elde tutmanın cazibesini azaltıyor. Artı olarak, Fed’in başını çektiği küresel parasal sıkılaşma trendinde birçok merkez bankasının aksine Türkiye’nin yer almıyor olması buradaki etkinin daha derin işlemesine neden olacak.

Döviz kurundaki çıkış, petrol ve enerjideki yükselme ve gıda tarafında yaz mevsimine rağmen çok yüksek fiyatların etkisi enflasyonun düşüş göstermemesine neden olacaktır. Lira üzerindeki baskı artıyor, son dönemdeki performansı da gelişen piyasalar içerisinde en kötüsü. Yükselen emtia fiyatlarında da bir düşüş işareti görülmüyor. Petrol ve enerjide süregelen uluslararası piyasalarda artış üretici fiyatları üzerinden yansıyacaktır.

Merkez bankası perspektifinden bakacak olursak; para politikasının hareketsizliği enflasyonla mücadele konusunda bir etkinlik olmamasına nedendir. Gerek Merkez bankasının, gerekse de ekonomi yönetiminin açıklamaları faiz artırmanın hiçbir şekilde değerlendirilmediğini ve PPK özetinde de belirtildiği üzere teminat, likidite ve makroihtiyati tedbirleri içeren liralaştırma stratejisinin kullanılacağını göstermektedir. KKM, lira bazında yatırım teşvikini içeren ve dövizden dönüşümü sağlamayı amaçlayan bir araçtı. Bir süre kur stabilizasyonuna katkıda bulunsa da, enflasyondaki roketlenme ve döviz kurunun artışa geçmesi, enflasyona karşı koruma sağlama konusunda TÜFE endeksli ürünlerin de sunulmasına veya TL bazlı alternatif ürünler tanıtılmasına neden olabilir. Faiz artırımı erken dönemde gerçekleşseydi veya Merkez bankası enflasyon bu kadar artmadan önce Eylül’den önceki pozisyonunu korusaydı, bu etkiler muhtemelen bu kadar derin olmayacaktı.

Merkez bankası bir sonraki PPK toplantısını 23 Haziran’da gerçekleştirecek. Bu toplantıda da herhangi bir faiz değişikliği olmasını beklemiyoruz. Para politikasının herhangi bir şekilde kullanılmadığı ortamda, enflasyonla mücadelede hükümetin açıkladığı bazı fiyat önlemleri dışında etkin bir zemin oluşmadığı görülmektedir. Faiz oranlarının artırılması hiçbir şekilde değerlendirilmediği gibi, Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın görüşleri de enflasyonu düşürmek ile faiz politikasının anlamlı bir ilişkisi olmadığı yönünde. Mevcut enflasyon döngüsünden kurtulmak için kısa vadede etkin bir parasal sıkılaşma, daha geniş vadede enflasyonla mücadeleyi ana amaç olarak ele alan yapısal bir program ve planlama gerektiğini düşünüyoruz.

Enflasyon halen hızlı bir yükselme trendinde ve bozulan beklenti kanalı ile beraber fiyatlama davranışlarına yansıyan durumla hissedilen etki ve atalet de artmaktadır. Ayrıca yüksek enflasyon ve liranın zayıflaması birbirini besleyen bir sarmal etkisi yaratmaktadır. Yılsonuna kadar enflasyonun etkisini devam ettireceğini düşünüyor ve %70 patikasının altına düşmesini beklemiyoruz. Beklenen baz etkisi ise yılın son ayında mümkün olabilecektir. Bu yılı ise %65 oranında bir enflasyon ile kapatmayı bekleriz.

Kaynak: Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.