enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,3286
EURO
34,8454
ALTIN
2.391,08
BIST
10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
16°C
İstanbul
16°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
18°C
Pazar Açık
20°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
21°C
Salı Az Bulutlu
24°C

Kilit: “Kurgu gerçeğe dönüştü ve gerçek bedenleri dönüştürdü”

Kilit: “Kurgu gerçeğe dönüştü ve gerçek bedenleri dönüştürdü”
21.08.2023 13:34
3
A+
A-

Barbie bebeğin üretilmeye başlanmasıyla mükemmellik imajının hayatımıza girdiğini belirten uzmanlar, bu durumun hayali bir kusurla uğraşıp durmak olarak adlandırılan beden algısı bozukluğuna yol açabildiği konusunda uyarıyor.

''Barbie’nin kendine ait kusursuz bir dünyası var''

Oyunun, çocuğun gelişiminin şekillenmesinde önemli bir rolü olduğunu belirten Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Neriman Kilit, en baştan itibaren çocuğun oynadığı oyunların ve seçtiği oyuncakların olgun bir yetişkinin kişiliğini şekillendirmekte de oldukça önemli olduğuna vurgu yaptı.

Barbie bebeğin üretime başladığında devrim yarattığını ve oyunun kendisini değiştirdiğini ifade eden Kilit, “Barbie bebek kendi adı ve kişiliğiyle ‘hazır’ olarak geldi. Barbie’nin kendine ait pembe, eksiksiz ve kusursuz bir dünyası vardı. Barbie yaşlanmadı, kırışmadı ve zaman ona acımasız davranmadı. Ne olursa olsun bebeğin hayatı aynı kaldı. Her zaman genç, kıvrımlı ve inceydi. Barbie'nin kıyafetleri ve aksesuarları yenilenmeye ve sürekli trendleri takip etmeye devam etti. Şu anda, onu stil trendlerinin yayıcısı olarak tanımlayan moda tasarımcıları bile mevcut.” dedi.

''Kurgunun gerçeğe dönüşmesi Barbie bebek sendromunu ortaya çıkardı''

Dünyaca ünlü markalar başta olmak üzere Barbie'yi ürün pazarı açısından arayan birçok moda markası bulunduğuna dikkat çeken Kilit, “Böylece Barbie ile birlikte güzellik kavramı evrensel bir hal aldı ve ideal bir güzellik biçimi haline geldi. Gerçek dünyada Barbie bebekle çarpıcı benzerlikleri olan Valeria Lukyanova örneğinde kişiler ortaya çıktı. Model, uzun boylu, sıska, ince, cam gibi mavi gözlü, uzun, düz ve sarı saçlı, uzun ve belirgin kirpikli, plastikleşmiş ciltli, büyük göğüslü ve karnı pürüzsüz ve inanılmaz derecede ‘zayıf’. Yaşamı, giyimi de Barbi’ninkine çok benziyor. Barbie imajına yapılan bu sahneleme, onun varlığının gerçek olup olmadığı sorusuna yol açtı. ‘Valeria Lukyanova gerçek mi yoksa gelişmiş bir teknolojinin ürünü mü? Piksel cinsinden bir vücut mu? Bedensiz mi?’ Bu şekilde kurgu gerçeğe dönüştü ve gerçek bedenleri dönüştürdü. Böylece küçüklüğünden beri Barbie bebekle oynayan kız çocuklarında Barbie bebek sendromu ortaya çıktı.” şeklinde konuştu.

''Güzellik bakanın gözünde mi? Yoksa herkesin gözünde aynı mı?''

“Güzelliği mükemmellikle karıştırdığımızda, artık gerçek yaşantılarımıza uğramayan bir alana geçeriz.” diyen Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Neriman Kilit, tek bir mükemmellik imajının bizi inanılan veya empoze edilen, hayali bir kusurla uğraşıp durmak olarak adlandırılan beden algısı bozukluğuyla karşı karşıya bırakacağına vurgu yaptı. Kilit sözlerine şöyle devam etti: 

“Bu durum da sağlık için gereksiz estetik operasyon ve uygulamaları, anoreksiya nevroza başta olmak üzere yeme bozuklukları, kaygı bozuklukları ve kaçınılmaz son olarak depresyonu beraberinde getirir. En büyük yanılgı, ‘güzellik bakanın gözünde mi yoksa herkesin gözünde mi aynı?’ Cevap: Bakanın gözünden… Güzellik algısı, güzellik anlayışı kişiden kişiye değişir, birinin çok güzel bulduğunu, başka biri dış görünüş olarak beğenmeyebilir. Ayrıca insanlar dış görünüşten mi ibarettir? İçsel beğenip beğenmediğimiz yanlarımız, jest, mimik, konuşma şeklimiz, beden ve konuşma dilimizi kullanmamız, hatta tek bir bakışımız, bunlar değil miydi beğenilerimizi etkileyen? Aslında hala böyle. O yüzden mükemmellik yok, mükemmel insan yok, mükemmellik ölümsüzlük ve teklik gerektirir. İnsansa ölüm ve farklılıklar üzerine dizayn edilmiş bir canlıdır. Bizleri eşsiz yapan benzerliklerimiz değil farklılıklarımızdır.”

''Akımı ortadan kaldırarak değil, iyi rol model olarak sorunu çözebiliriz''

Bu sorunu tek bir bebeği veya akımı çocuğumuzun hayatından çıkarmakla aşamayacağımıza dikkat çeken Kilit, “Modern çağı veya interneti, sosyal medyayı suçlayarak aşamayız. Mükemmellik insanlığın en başından beri ütopyasıdır ve öyle de kalacaktır. Zaten ütopyada gerçekte ulaşılamayacağı bilinen hedeftir. Bu yüzden tanrısaldır ve insan için geçerli değildir.” dedi. 

Çocukların gelişim aşamasında esas alınması gerekenin rol modeller olduğunun altını çizen Kilit, “Çocukların üst benlikleri öncelikle temelde anne, babalarının öğretileriyle ardından öğretmenler ve diğer rol modellerle gelişir. Sonrasında kendi beğenileri ve toplumun kurallarını bir araya getirecek, içsel ve dışsal olarak kendisi için en ideali bulacak, sosyal, akademik ve cinsel kimliklerini dengeli ve objektif bir şekilde oluşturacaklar.” diye konuştu.

''Çocuk kendini kabullenebileceği bir hale getirilmeli''

En ideali bulmanın ilk yolunun çocuğun yeterli özgüvenli olacak şekilde desteklenerek yetiştirilmesi olduğunu dile getiren Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Neriman Kilit, “Çocuğun özgüveni ne gereksiz şişirilmeli ne de gereksiz söndürülmeli. İlk andan itibaren insanın içsel ve dışsal olarak artı ve eksileriyle, daha yetenekli ve daha az yetenekli olduğu alanlarla, dış görünüşün farklılıkları ve bu görünüş farklılıklarının güzelliği öğretilmeli ve çocuklar bu doğrultuda yönlendirilmeli.” ifadelerini kullandı.

Çocuğun artı ve eksileriyle, içsel ve dışsal olarak kendini kabullenebileceği ve yeterli görebileceği bir hale getirilebilmesi gerektiğini belirten Kilit, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bunun içinde elbette benzerlikleri dışlamadan ancak bunu bir saplantı haline getirmeden, farklılıklarımız üzerinden din, dil, ırk, cinsiyet, bir insan olarak içsel özellikler ve dışsal özelliklerimizde tam bir eşitliğe ulaşmayı hedeflemeliyiz. Böylece ütopyamız olan ancak önünde sonunda bizi hayal kırıklığına ve başarısızlığa, vaz geçmişliğe itecek olan tek bir mükemmel imajından kurtulabilir ve farklılıklarıyla mutlu ve eşit bir insanlık yaratabiliriz.”

Hibya Haber Ajansı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.