Yazar Hasan Böğün, "Savaşa Yatırım" başlıklı kaleme aldığı yazısında, ülkelerin savaşma kapasitelerini arttırmak için aynı oranda sanayileşmeyide arttırdıklarına dikkat çekti.
Bögün, "Pentagon’un tarihinde ilk kez açıkladığı savunma sanayisine ilişkin strateji, bizim geçen haftaki yazımızda yaptığımız “Savaşma yetisi ile sanayileşme arasında doğru orantılı bir ilişki var. Rusya, Batı’nın Ukrayna’ya verdiği milyarlarca dolarlık silah ve mühimmatın fazlasını üretiyor” saptamasını doğruluyor. NDIS kitapçığında “son ilerlemelere dayanarak var olan boşlukları ve potansiyel eksiklikleri gidermekten” söz ediliyor." ifadelerini kullandı.
Hasan Bögün'ün yazısının tamamı şu şekilde:
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) 11 Ocak’ta Ulusal Savunma Sanayi Stratejisini (National Defense Industrial Strategy-NDIS) açıkladı. Defense News gibi askeri dergilerin, Center for Strategic & International Studies (CSIS) gibi “think tank”ların tartışmaya başladığı stratejiyi, Pentagon’un sitesinde yayınlandığı kadarıyla biliyoruz.
Pentagon’un tarihinde ilk kez açıkladığı savunma sanayisine ilişkin strateji, bizim geçen haftaki yazımızda yaptığımız “Savaşma yetisi ile sanayileşme arasında doğru orantılı bir ilişki var. Rusya, Batı’nın Ukrayna’ya verdiği milyarlarca dolarlık silah ve mühimmatın fazlasını üretiyor” saptamasını doğruluyor. NDIS kitapçığında “son ilerlemelere dayanarak var olan boşlukları ve potansiyel eksiklikleri gidermekten” söz ediliyor. Kitapçığa önsöz yazan Savunma Bakan Yardımcısı Kathleen H. Hicks’in sözleri de aynı yönde:
“2022 Ulusal Savunma Stratejisinin (NDS) yayınlanmasıyla birlikte Bakan Austin, Savunma Bakanlığı’nın bu belirleyici on yıl boyunca ileriye dönük yolunun haritasını çıkardı. Çin Halk Cumhuriyeti’nin giderek artan baskıcı eylemleri, Hint-Pasifik bölgesini ve daha geniş uluslararası sistemi kendi otoriter tercihlerine uyacak şekilde yeniden şekillendirme niyetini ortaya koyuyor ve Rusya Federasyonu’nun Ukrayna’yı işgal etmesi, oluşturduğu akut tehdidin altını çiziyor. Bu tehditler, COVID-19 gibi sınır ötesi zorluklarla birlikte, hem ABD hem de müttefiklerimiz ve ortaklarımız için savunma yeteneklerinin artırılması ve iyileştirilmesinin zorunluluğunu ortaya koyuyor.
“Bu olayları gözlemlerken, savunma sanayii tabanımızdaki zorluklar ve sağlam, dayanıklı ve dinamik bir savunma sanayisi ekosistemini sürdürmenin kritik önemi hakkında çok şey öğrendik. Artık üretim kapasitemizi artırmak ve tedarik zincirlerimizi güçlendirmek de dahil olmak üzere bu zorlukların üstesinden gelme fırsatına sahibiz.”
NDIS’ten al haberi
Raytheon silah şirketiyle bağları genel olarak bilinen Savunma Bakanı Lloyd Austin’in 2022 yılında hazırlattığı 10 yıl süreli NDS’de belirlenen hedeflerle uyumlu “modern bir savunma sanayii ekosistemi oluşturmaya yönelik eylemleri koordine etmek ve önceliklendirmek” için hazırlanan NDIS, konuyu dört başlıkta ele alıyor:
1) Dayanıklı tedarik zincirleri,
2) Vasıflı işgücünün hazırlanması,
3) Esnek satın alma
4) Ekonomik caydırıcılık.
Dayanıklı tedarik zincirleri, NDIS dönemi boyunca ihtiyaç duyulan ürün, hizmet ve teknolojileri hız ve ölçek bakımından güvenli ve daha az maliyetli olarak üretmeyi hedefliyor. Bunun için teşvik programları devreye sokulacak; ayrıca “müttefikler ve ortaklarla etkileşime geçilecek.”
NDIS, hızlı teknolojik ilerlemeleri özümseyebilen vasıflı işgücü olmazsa, küresel olarak rekabet edebilen, başka ülkelerden daha ileri üretimin başarılamayabileceğini öngörüyor. Bunun için bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında yeterli işgücünü sağlamayı bakanlık üstleniyor. İstihdam edilecek bireylerin ABD’nin hedeflerini benimseyecek olması zorunluluğunu hatırlatmaya gerek yok.
“Esnek satın alma, savunma platformları ve destek sistemlerinde verimliliği, sürdürülebilirliği, özelleştirmeyi ve standardizasyonu dengelerken, dinamik yetenekler için çabalayan stratejilerin geliştirilmesine yol açacaktır. Esnek satın alma stratejileri, geliştirme sürelerinin ve maliyetlerin azalmasına ve ölçeklenebilirliğin artmasına neden olacaktır.” Pentagon, savaş ihtiyaçları ile “geliştirme sürelerinin ve maliyetlerin azalması” ve “ölçeklenebilirliğin artması” hedeflerini dengelemek bakımından, esnek satın alma konusunda sıkı denetim kuracak.
Ekonomik caydırıcılık ise, “yüksek çitlerle çevrili küçük avlu” ifadesinin başka biçimde söylenişinden başka bir şey değil. Bunun için ABD’nin müttefikleri ve ortakları ile ekonomik güvenlik anlaşmaları yapılacak ve standardizasyona gidilecek. Böylece “ABD pazarlarına, teknolojilerine ve yeniliklerine erişim” maddi olarak azaltılacak, potansiyel saldırganlar caydırılacak.
Ukrayna Savaşı’nın sonuçları
Gerek Hicks’in önsözü, gerek bütün kitapçık, örtük olarak, ABD’nin (ve NATO’nun, dolayısıyla bütün NATO ülkelerinin) savaş teçhizatının, günümüz savaşlarının taktiklerine uygun olmadığı olgusunu yansıtıyor.
Ukrayna’daki savaş, başka şeylerin yanı sıra ABD ve genel olarak Atlantik blokunun silah sistemlerinin yetersizliğini ortaya çıkardı. Örneğin kara savaşlarının temel silah sistemi olan tanklar bakımından durum böyle.
Alman Leopard, Amerikan M1 Abrams ve İngiliz Challenger sınıfı tanklar, Atlantik blokunun en seçkin tankları olarak bilinir. Ukrayna’ya gönderilen 71 Leopard-1 ve Leopard-2 tankının 12’si muharebe sırasında tamamen imha edildi. 30 kadarı da ağır yaralar aldı ve onarım için Polonya’ya gönderildi. Leopard’lar Afganistan’da da ciddi kayıplar vermişti.
M1 Abrams tanklarının da o kadar etkili olmadığı daha Irak’ı işgali sırasında görülmüştü. Çöl savaşı sırasında etkinlik gösteren Abrams’lar şehir çatışmalarında ağır kayıplar verdi. 80’den fazla Abram tamamen imha edildi, 530’u kapsamlı onarımlar için ABD’ye geri gönderildi.
İngiliz Challenger tanklarının Ukrayna’ya gönderilmesi ise anlaşmazlıklara konu oldu. İngiltere’nin fazla asbest barındıran Challenger’ları elden çıkarıp kurtulmak istediği ortaya çıktı. Geçen Eylül ayında teslimatı konuşulan tankların Ukrayna’ya gönderilmesi yılan hikayesine döndü.
Tonaj bakımından çok ağır, hızları ve manevra yetenekleri düşük; engebeli ve çamurlu arazilerde hareketleri kısıtlanan bu tanklar, uzaktan saptanıp topçu ateşiyle veya ucuz hava araçlarıyla kolayca imha edilebiliyor.
Yemenlilerin Kızıldeniz’i kapatması olayı da Atlantik blokunun pahalı hantal deniz savaş araçlarının etkisizliğini gösterdi. ABD’nin en fazla 50 bin dolarlık Yemen roketlerini veya insansız hava araçlarını durdurmak için kullandığı mühimmatın her birinin maliyeti 1 milyon ile 4,3 milyon dolar arasında. Kızıldeniz’de yeniden yükleme yapamayan ABD gemilerinin bağlı olduğu limana gidip gelmesi ek maliyetler yüklüyor.
Yine de ABD, Yemen’i havadan sık sık bombalamasına karşın, trilyonlarca doların geçtiği ticari su yolunu açık tutamadı.
Bloklaşma ve savaşçılık
NDIS ne getirip ne götürür? “Yüksek çitlerle korunan küçük avlu” bloklaşma fikriyatının ABD’nin geleceğine yön verdiğini kitapçığın dili gösteriyor. Bloklaşma anlayışı, tanım gereğince dünya devletlerinin ezici bir bölümünü karşısına alıyor. 13 Aralık 2023’teki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu Gazze oylamasının sonuçları bu konuda fikir verebilir: 153 ülke acilen ateşkes istedi, ABD’nin dahil olduğu 10 ülke ateşkese “hayır” oyu verdi, 23 ülke çekimser kaldı.
NDIS’in, zaten askerileşmiş olan Amerikan sanayisini daha da askerileştireceği, dolayısıyla savaş çıkarma eğilimini güçlendireceği açık. Bu konuyu da başka yazıda inceleyelim.
Hibya Haber Ajansı