ABD Hazine Bakanlığı tarafından yayımlanan bir rapora göre, ABD’nin ulusal tahvilleri tarihte ilk kez 34 trilyon doları aştı. Eylül 2023'te bu tutar 33 trilyon dolar seviyesindeydi.
Mevcut rakamlara göre, ABD her yıl yaklaşık 1 trilyon dolar faiz ödemek zorunda kalacak. ABD Kongresi Bütçe Ofisi'nin tahminlerine göre, ABD Hazine tahvillerine yapılan faiz ödemeleri 2032 yılına kadar 1,4 trilyon dolara ulaşacak, bu ABD tahvillerinin yükselme eğilimini sürdüreceği anlamına geliyor.
ABD’nin borçlarındaki hızlı artışının arkasında seçim siyasetine bağlı kalan Amerikalı politikacıların geliştirdikleri kötü alışkanlık yatıyor. Oy kazanmak amacıyla politikacılar, savaş, vergi indirimi ve çeşitli seçim vaatleri için isteyerek borç para alma alışkanlığı geliştirdiler. Mali açıkların sürekli birikmesi, borçlarda hızlı bir artışa yol açtı. New York Times gazetesinin yorumuna göre, ABD'nin artan borcu “Cumhuriyetçiler ve Demokratların ortak seçimidir."
ABD'nin büyük borçlanmasının temeli doların hegemonyasıdır. Doların uluslararası para birimi statüsü, ABD'ye tercihli faiz oranlarıyla işlem yapma ve borçlanma ayrıcalığı sağlıyor. Bu hegemonya avantajına dayanan ABD, uzun süredir dış ticaret açığını koruyarak doları ve enflasyonu diğer ülkelere ihraç ediyor. Bunun yanı sıra, ABD büyük miktarda tahvil çıkararak doları geri getiren “borç sirkülasyonu” sistemini oluşturdu. Borçlanmanın son derece düşük maliyeti, ABD’nin hegemonyasını kötüye kullanması ve borçlanma bağımlılığını oluşturmasına yol açtı.
Günümüzde, doların hegemonyasının olumsuz etkisini dengelemek için, giderek daha fazla ülke doların etkisinin kırılması ve uluslararası para sisteminin yeniden şekillendirilmesi düşüncesine katılmaya başladı.
İran ve Rusya kısa süre önce SWIFT sisteminden vazgeçme ve kendi bankacılık sistemleri üzerinden doğrudan işlem yapma konusunda anlaşmaya vardı. Ayrıca, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan da dolardan arınmış bir ticaretin önünü açacak hazırlıklara girişti.
Hibya Haber Ajansı