enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,0973
EURO
38,0933
ALTIN
2.874,79
BIST
9.900,25
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
25°C
İstanbul
25°C
Hafif Yağmurlu
Pazar Hafif Yağmurlu
24°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
26°C
Salı Az Bulutlu
27°C
Çarşamba Az Bulutlu
28°C

İYİ Partili Örs: “Çay kanunu değil, çayı bitirme kanunudur”

İYİ Partili Örs: “Çay kanunu değil, çayı bitirme kanunudur”
05.07.2022 15:40
157
A+
A-

İYİ Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında çay kanunu hakkında konuştu. 

Örs konuşmasına şu şekilde başladı:

“Doğu Karadeniz bölgemizde üretimi yapılan çay ürünümüz ile ilgili sorunları, üreticilerimizin talep ve beklentileri gündeme taşımak ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan “çay kanunu” teklifi ile ilgili görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşmak amacıyla; bu basın toplantısı düzenlemiş bulunmaktadır.

Ülkemizde çay; başta Rize olmak üzere, Trabzon, Artvin ve Giresun illerinde üretilmektedir. 2021 yılında 203 bin 381 yaş çay üreticisi ile 788.988 dekar çaylık alanın kaydı vardır. Şu anda Doğu Karadeniz bölgemizde çay hasadı başlamıştır. ÇAYKUR birkaç gün önce yaptığı açıklama ile 16 Mayıs’ta başlayan birinci sürgün kampanyasının tamamlandığını ve birinci sürgün döneminde üreticilerden 212 bin ton yaş çay alındığı ve karşılığında 42 bin ton kuru çay üretildiğini açıklamıştır.

ÇAYKUR çok değerli bir marka ve hem bölgedeki dengeler hem de ülke açısından stratejik öneme sahip bir kurum.  Önce bunun altını çizeyim. İşte bu kurum; yani ÇAYKUR 2021 yılında yine zarar etti! Yine diyorum; çünkü 2021’den önceki yıllarda da zarar etmişti.

Sizlere kısa bir “kar-zarar kronoloji” sunacağım izninizle. ÇAYKUR; 2016’da 82 milyon lira kâr açıkladı, 2017’de 267 milyon lira zarar etti, 2018’de 657 milyon lira zarar açıkladı, 2019’da zarar 635 milyon lira oldu. 2020 yılında ÇAYKUR zarar hanesine 547 milyon TL yazdı. 2021 yılı, yani geçen yıl zarar 503 milyon TL oldu.

Bu rakamların yüzbinlerle ifade edilen küsurları da var ilave olarak, onları söylemedim. Sadece milyon kısımlarını aldım. Kısaca; ÇAYKUR, 2017’dan bu yana kar etmiyor ve son 5 yıldaki toplam zararı da küsurları ile birlikte 2.6 milyar TL’yi aşıyor!

Burada; 2017 yılında Varlık Fonuna devredildikten sonra ÇAYKUR’un zararındaki artışlara dikkatlerinizi çekmek isterim.  Çay üretiminde dünyada ilk 5-6’da dünya kişi başına çay tüketiminde birinci sıradayız ama çayın en büyük kurumu ÇAYKUR zarar ediyor. Bu zararın gerekçelerinin doğru bir şekilde ortaya koyma zamanı geldi. Ortada açık-seçik bir gerçek var: ÇAYKUR, AK Parti döneminde kötü idare edilmektedir, zararı katlanarak artan bir kurum hâline getirilmiştir. Buradan açıkça ifade ediyorum, memleketi idare edenlere sesleniyorum: siyaset, ÇAYKUR’dan elini çeksin, AK Parti; ÇAYKUR’u “depo makamı” olarak kullanma alışkanlığından vazgeçsin.

Çayın bahçede yetiştirilmesi, gübrelenmesi, budanması ve toplanmasından başlayarak, fabrikalarda kuru çaya dönüştürülmesine ve pazarlama sürecine kadar; birçok aşamadan geçtiğini ve her aşamada ciddi ekonomik değer ürettiğini biliyoruz. Fındıkla birlikte Karadeniz Bölgesi’nin en önemli geçim kaynağı olan çay; sadece üreticisine değil, bölge esnafına, sanayicisine, çalışanlara ve yarattığı katma değer ile ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayan bir üründür.

Bugün baktığımızda; üreticisi ve sanayicisiyle çay sektörü, çay filizlerinin bahçeden yetiştirilip toplanmasına, oradan alım yerlerine teslimine, fabrikalarda işlenip sanayi ürününe dönüştürülmesine, pazarlanıp piyasada satılmasına kadar geçen süreçte; kalite, pazarlama, finansman, istihdam gibi birçok sorunla karşı karşıyadır.  İşte bu sorunların çözümüne yönelik olarak bir Çay Kanunu’na ihtiyaç olduğunu; zaman zaman TBMM kürsüsündeki konuşmalarımda ve zaman zaman da basın yayın organlarına yaptığım açıklamalarda dile getirmiştim.

Bilindiği gibi AK Parti grubuna mensup arkadaşlar, geçtiğimiz günlerde “Çay Kanun teklifini” Meclis’e getirdiler. AK Parti milletvekillerinin imzası ile TBMM’ye sunulan teklif esas komisyon sıfatıyla Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda görüşülecekti ancak görüşmeler başlamadan teklifin gelecek yasama dönemine bırakıldığı imza sahipleri tarafından açıklandı.

15 maddeden oluşan bu kanun teklifi başta üreticiler olmak üzere birçok kesimden tepki alan bir teklif oldu. Bu kanun teklifini kimin hazırladığı da tartışmalara neden oldu. Ortada bir teklif var ama teklifi kimin hazırladığı tam bir muamma.

Kanun teklifinde yaş çay fiyatını belirleme yetkisi verilen Ulusal Çay Konseyi’nin başkanı “Bize, kanun teklifinde ulusal çay konseyi olarak yaş çay taban fiyatının belirlenip ilan edilmesi, açıklanması gibi bir görev addedildi. Çok net söylüyorum, bu ne bizim talebimizdir ne de biz üzerimize böyle bir mükellefiyet alacak kadar ve bu tepkileri kamuoyundan geleceğini bilerek bunu yapacak kadar da küçük düşünceler içerisinde olmadık” açıklamasında bulundu ve ilave etti “Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nin hazırladığı taslakta da böyle bir şey yok!”

Söz konusu kanun teklifinde yaş çay alım fiyatının Ulusal Çay Konseyi tarafından belirlenerek ilan edileceği belirtilmiş. Ulusal Çay Konseyi’ni oluşturan taraflara baktığımızda burada üreticilerin azınlıkta olduğunu, görüyoruz. Bu konseyde yer alan; 9 üyeden sadece 2 tanesi üretici adına orada bulunan ziraat odası temsilcileridir. Dolayısıyla kararların çoğunlukla alındığı bu yapıda, fiyat belirlenmesinde üreticilerin etkisi olamayacağı açıktır. Ayrıca Ulusal Çay Konseyi’nin belirleyeceği fiyat sadece tavsiye niteliğinde olacaktır. Çünkü Ulusal Çay Konseyi düzenleyici ya da denetleyici bir kuruluş değildir, kararlarının da bağlayıcılığı yoktur. Kuruluş yönetmeliğinde kararlarının ilgili kurum ve kuruluşlara öneri mahiyetinde olduğu açıkça belirtilen bu konseye, fiyat belirleme ve ilan etme yetkisi vermek hangi amaca hizmet edecektir? Teklif bu haliyle çay üreticilerini adeta yok saymış, çayın ve çay üreticisinin geleceği özel sektörün insafına terkedilmiştir. Bölgedeki tüm ziraat odaları bu duruma tepkilidir ve tepkilerini açık olarak ifade etmektedirler.

Kanun teklifinin dikkat çeken bir diğer yönü ÇAYKUR’un etki alanını azaltmak isteğidir. Bu teklifle ÇAYKUR etkisizleştirilerek sadece regüle eden bir kurum haline getirilmek istenmektedir. Bu etkisizleştirme çalışmaları ne yazık ki; diğer kurumlarda da yapıldı ve sonunda zararlı çıkan hem üretici hem de tüketici oldu.

Ülkemizde yaklaşık 1 milyon 450 bin ton çay üretilmektedir. Bu üretim bölgemizde oldukça küçük arazilerde yapılmakta, yaklaşık 200 bin çiftçi ailesi ve 1 milyon vatandaşımız geçimini buradan sağlanmaktadır. Baktığımız zaman çay üreticilerinin; yüzde 72’si 0-5 dekar arasında, yüzde 23’ü 5-10 dekar arasında, yüzde 4,6’sı 10-20 dekar arasında, yüzde 0,4 ‘ü ise 20 dekarın üzerinde çaylık alana sahiptir.

Çay üreticisinin, bakanlık kayıtlarına kaydının yapılabilmesi için çiftçi kayıt sistemi yani ÇKS yönetmeliğin de muhakkak değişiklik yapılmalıdır. Toprağını işleyen, üreten çiftçinin çaylıklarının sökülmesi ve kanunla cezalandırılması doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Mevcut çay kanun taslağı genel olarak; sözleşmeli üretimi zorlayan, çay üreticisi ile çay fabrikalarını karşı karşıya getiren, kaydı zorunlu kılan, fiyatını da Ulusal Çay Konseyi’nin açıklamasına bırakanı bir sistemi öngörmektedir.

Bu teklifte taban fiyat yoktur. Bu teklifte kota ve kontenjanın kaldırılmasına dair bir düzenleme yoktur. Bu teklifte üreticinin en büyük beklentisi, açıklanan taban fiyatın altında alım yapılmamasına ilişkin bir düzenleme yoktur. Bu teklifle ÇAYKUR yok sayılmakta, hatta gözden çıkarılmaktadır ve teklif çay üreticilerine yönelik ağır idari yaptırım ve para cezalarını öngörmektedir. Kanun teklifi bu haliyle “çay kanunu” değil, “çayı bitirme kanunudur”. Bu nedenle kanun teklifi yeniden hazırlanmalı, yeni yasama döneminde açık, şeffaf, çayın tüm bileşenlerinin görüşlerinin alındığı, iktidar ve muhalefetin üzerinde uzlaştığı bir metinle yüce meclisin gündemine getirilmeli ve yürürlüğe girmelidir.” şeklinde konuşmasını sonlandırdı.

Hibya Haber Ajansı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.