Günümüzde ölüme sebep olan kanser türleri arasında 4. sırada bulunan pankreas kanseri, 2030 yılı itibariyle, cinsiyet ayrımı olmaksızın, 2. sıraya yükseleceği öngörüsüyle korku yaratıyordu. Ancak Acıbadem Ataşehir Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mert Erkan'ın açıklamaları, pankreas kanseri tedavisinde umut verici bir döneme girildiğini gösteriyor.
Pankreas kanseri sıklıkla ileri evrelere kadar belirti vermeden sinsi bir şekilde ilerliyor. Ayrıca hazımsızlık ile bel ağrısı gibi en sık görülen belirtileri de safra kesesi taşı, omurga ve böbrek problemleriyle ilgili olduğu sanılarak hastalar tarafından uzun süre ciddiye alınmıyor. Bu sürede pankreas kanseri metastaz yapmaya, yani başka organlara sıçramaya zaman buluyor.
Cerrahi tedavi veya kemoterapi pankreas kanserini tek başına kalıcı olarak ortadan kaldırmak konusunda yeterli olmuyor. Yani, cerrahi tedavi yapılamayan hastalarda kemoterapi ile sağkalım süresi uzatılıp hayat kalitesi artırılabilse bile kür şansı maalesef bulunmuyor. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mert Erkan, pankreas kanseri tanısı alan hastalarda kalıcı bir iyileşmenin ancak etkili kemoterapi ve etkili cerrahinin bir arada kullanılmasıyla mümkün olduğunu aktardı.
Cerrahi tedavi veya kemoterapinin tek başına yeterli olmadığını ifade eden Prof. Dr. Mert Erkan, pankreas kanseri tanısı alan hastalarda kalıcı bir iyileşmenin ancak etkili kemoterapi ve cerrahinin bir arada kullanılmasıyla mümkün olduğunu söyledi. Folfirinox protokolü sayesinde pankreas kanserinde tedavi yöntemlerinin tümden değiştiğini ve etkili kemoterapi ile birlikte ameliyat edilebilir hasta oranının önemli ölçüde arttığını vurguladı.
Pankreas kanserinde tümörün yerleşimine göre kabaca ‘üç standart ameliyat’ yapılıyor. Tümörlerin yaklaşık üçte ikisi pankreasın baş kısmında yerleşik oluyor. Pankreasın baş kısmı, on iki parmak bağırsağı, safra kesesi ve safra yollarının alt ucunun bir arada çıkarıldığı ‘Whipple ameliyatı’ en sık yapılan ameliyatlardan. Ayrıca gövde ile kuyruk yerleşimli tümörler nedeniyle pankreasın gövde ve kuyruğunun sıklıkla dalakla birlikte çıkarılması, özel durumlarda da pankreasın tümünün çıkarılması, diğer standart ameliyatları oluşturuyor.
Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mert Erkan, pankreas kanserine yönelik ameliyatların günümüzde giderek artan bir oranda açık cerrahiden ‘minimal invaziv cerrahi’ denilen kapalı türde ameliyatlara kaydığını vurguladı. Prof. Dr. Mert Erkan, kapalı ameliyatların endikasyonuna göre laparoskopik veya robotik olarak gerçekleştirildiğini belirterek, “Damar ameliyatlarıyla beraber yapılması gereken ileri evre tümörlerde açık cerrahi hala daha etkin bir saha hakimiyeti sağladığı için tercih ediliyor. Ancak artan tecrübe ve gelişen cihazlarla beraber laparoskopik ve robotik olarak yapılan ameliyatların sayısı da günden güne artıyor. Bu ameliyatların kapalı yöntemle yapılabilmesi hastaya sadece kozmetik değil, daha az ağrı ve daha çabuk iyileşme gibi önemli avantajlar sağlıyor” dedi.
Hibya Haber Ajansı