90 günü aşkın süren yaz tatili süresince birçok öğrenci aileleriyle dinlenerek, eğlenerek vakit geçirdi. Yüzdüler, bisiklete bindiler, dışarıda arkadaşlarıyla beraber oynadılar, bilgisayar oyunları oynayıp serbestçe TV izlediler. Pek çoğu canları istediği zaman yattı, istediği zaman kalktı. Bahçeşehir Koleji Kariyer ve Rehberlik Merkezi, işte böyle keyifli ve özgürce geçirilen bir dönemden sonra öğrencilerin, hele hele okula ilk kez adım atacak miniklerin kuralların, sorumlulukların, disiplin ve sınavların olacağı okul dönemine geçişte uyum sağlamakta zorlanabileceğini hatırlatıyor.
Bahçeşehir Koleji Kariyer ve Rehberlik Merkezi, birinci sınıfa ve anaokuluna ilk kez başlayacak ailelerde ise hem öğrencilerin hem de ebeveynlerin çok daha heyecanlı ve hatta stresli olabileceğinin altını çiziyor. Çocukların kafalarındaki “Karnım acıkınca ne yiyeceğim? Okul çok büyük, kaybolur muyum? Acaba annem veya babam beni almaya gelecek mi? Servis şoförü evimi biliyor mu? Öğretmenim beni sevecek mi? Tuvaletimi nereye yapacağım?” gibi sorular nedeniyle kaygı duyabileceğine dikkat çeken Bahçeşehir Koleji Kariyer ve Rehberlik Merkezi, çocuklarına destek olmak isteyen ebeveynler için şu önerilerde bulundu:
''Çocuğunuzun öğretmeni, ilgili müdür yardımcısı ve (varsa) rehber öğretmeni ile önceden görüşün. Çocuğunuzun okula uyumunu kolaylaştıracağına inandığınız, özel şeyler varsa onlarla paylaşın. Okula başladığında onu nelerin beklediğine dair gelişim düzeyine uygun şekilde ön bilgi vermek potansiyel kaygının ortaya çıkmasını önleyici olacaktır. Örneğin; “Sen okuldayken sana destek veren kişi öğretmenin olacak. İhtiyacın olduğunda ona sarılabilirsin.” “Okulda arkadaşların olacak, onlarla çeşitli etkinlikler yapacaksınız” gibi ifadeler kullanabilirsiniz. Okul için aldığınız yeni kitapları çocuğunuzla beraber inceleyin. Sizin bunu heyecanla yapmanız onu da motive eder ve yeni şeyler öğrenmek için merak duymasını sağlar. Okula giderken sevdiği bir oyuncağı ya da ebeveyninin fotoğrafını okula götürmesi ona güvende olduğunu hatırlatabilir. Duygularınızın farkında olun. Çünkü sizin kaygınız çocuğa da yansır. Bu nedenle çocuğun okula gideceği gün aile üyelerinin sıradan bir günmüş gibi davranın, kaygıyı tetikleyecek davranışlardan ve söylemlerden uzak durun. Gece geç saatlerde yatan ve uykusunu alamayan çocuğun sabah huzursuz olması ve okula gitmek istememesi oldukça doğaldır. Bu nedenle çocuğun uyku düzenine önem verilmelidir. Okula gitmeyi çocuğun tercihine bırakmayın. “Okula gitmek ister misin?” diye sormayın, “Okula gitme vakti” diyerek hazırlanması gerektiği hatırlatın. Çocuğunuzu okula götürürken ve okuldan alırken zamanlama ilgili hassasiyet göstermeniz önemlidir. Okula geç kalması, zamanında kaynaşmış bir gruba dahil olmasını zorlaştırabilir. Okuldan alırken ise kısa süre de olsa geç kalmanız yetişkin dünyasında kolay tolere edilse de çocuğun dünyasında değersizlik hissine ya da kaygıya neden olabilir. Okuldan eve geldiğinde, “Okul nasıl geçti?” diye sormak yerine “Bugün en çok neye güldün?”, “En eğlenceli şey hangisiydi?“ gibi sorularla yönlendirerek olumlulara odaklanması sağlayın. “Bak herkes alıştı, bir sen kaldın! Ayşe hiç ağlamıyor. Ağlayacak bir şey yok! Bebek misin?” gibi cümlelerle okula-sınıfa girme konusunda güçlük yaşamayan diğer öğrenciler ile kıyaslama yapmaktan kaçının. Bunun yerine çocuğunuzu mutlaka dinleyip, kaygılanmasının normal olduğu ve bunun utanılacak bir şey olmadığı söyleyin. Evde çocuk hatalı bir davranış sergilediğinde “Yarın yine okula göndereceğim seni! Öğretmenine şikayet edeceğim” gibi sözlerle okul ve öğretmeni tehdit unsuru olarak kullanmayın. Yeni bir okula başlayacak olan 5.sınıf öğrencilerinin yeni okullarını önceden ziyaret etmesi, okulda spor salonu, kantin, yemekhane, tuvaletler gibi alanların yerini öğrenmesi rahatlatıcı olacaktır. Okulun ilk günü için çalar saati çocuğunuzun ayarlamasını sağlayın. Servis kullanıyorsa, servis için zamanında hazır olduğunda sözel olarak onu övmeyi ihmal etmeyin.''
Hibya Haber Ajansı